Tuesday, December 19, 2006

hava karardıktan sonra özellikle hava da soğuksa ve hatta yağmur yağıyorsa ev ışıkları çok sempatik gözükür bana. ay ya evim olmasa, böyle sığınıcak bi yer olmasa diye geçer aklımdan. çünkü default beynimize işlenmiştir kendine ait bir yerin olmalı diye. Bence evrimsel olarak beynimiz bu şekilde wired'dır. bilimsel tartışmalarını da okumuşumdur eminin ama kaynamış arada hatırlamıyorum.

Neyse burada kilit kelimelerden biri de aidiyettir. bir yere, bir işe, birisine ait olma. bu ruh sağlığının hassas temel taşlarından birisidir. uzman klinik psikolog der ki, eğer temel taşın yoksa üstüne ne koysan zıngırdar. sen son taşları oynatırsın yeniden denge sağlamak için ama olmaz, yine sallanır, bir süre denedikten sonra düzeltmeyi bırakıp eeeh die fırlatmaya başlarsın ne temeli be diye, işte o noktada iç haller dışa vurur, daşırdan görülür şekilde deli olmaya başlarsın (efendim tam bu noktada işle ilgili ya da ailevi, parasal problemleri olan erkeklerin önce sevgili taşlarını değiştirmeleri açıklanıyor. erkekler için çoğu zaman para, iş, statü kadından bir derece daha aşağıda temeldedir. bu yüzden bu temeel inmeden önce dur bakim bi hatun taşımı değiştiriyim belki ruh halim düzelir opsiyonunu dener. olan kadına olur, erkeğe de faydası dokunmaz zaten, sonra paşa paşa özür diler, sizin üstün anlayış gücünüze kalır herşey) (kadınlar da durum çok daha komplikedir ama erkekler gibi olmadığı da kesindir benim gözümde)

her şeye de ait olmak gerekemez. bir sağlam temel ama oynak başka hususlar huzurlu, dengeli ve hatta eğlenceli bir hayat sağlayabilir. yalnız diyorsaniz ki hepsi güzel temelim bozuk napıcaz, o zaman tüm içtenliğimle boku yediğinizi söyleyebilirim ben işte.

0 Comments:

Post a Comment

<< Home